Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Çarşamba, Eylül 03, 2008

AYŞE'NİN GAZINA GELDİM...


Son blog yazımı yazıp uykuya dalmıştım, seslenen olmadı uyuya kalmışım:) Uyanmak aslında nasıl olduğunu anlatıcam, zannetmeyinki iki senedir uyuyorum, hiç olurmu öyle bir şey bir düşünün Allah aşkına:P

Her zamanki bir pazar günüydü (geçtiğimiz pazardan bahsediyorum) güzelce kahvaltıyı yaptık, tv başına oturuk, bir yandan gazete sayfalarının hışırtıları diğer yandan değişen kanalların sesleri arasında iken değişen kanal tüm dünyamı değiştirmişti.. yok daha neler:)) kanalları gezerken şehrim ve ben mi, aşkım ve göz yaşlarım mı bilmiyorum bir programın başından yakaladım... Ayşe Arman'ın dubai de yaşadığı evi, ve onun gözüyle bir dubai gezintisi... Şimdi diyeceksin hala nasıl bir bağlantı kurulacak diye, bende bilmiyorum başladık bir kere bitirecez cümleyi:P Neyse bir enteresan geldi, bir özendim sormayın, çok farklı bir kültürde bambaşka bir yerde kendine özgü bir hayat edinmiş Ayşe Hanım.. Evinde bir çalışma odası ve hiç aksatmadan yazdığı yazıları ve röportajları..

İşte olayın bu kısmı bende var olan blogun tozunu aldırdı, Dubai' deki bir yazarın evindeki çalışma odasından köşe yazıları yazmasının beni nasıl gaza getirdiğnin mantıklı bir açıklamasını yapamıcam ama kıyıda köşede kalmış bir yazar (ki yalan değil kendisinin bir köşesi vardır ve kendisi köşe olmuş bir yazarımızdır.) görünüyorki köşede kalmaktan kastedilen pek Ayşe Arman'ı kapsamıyor. Mesele hem kıyıda hemde köşede olanlar, işte onlar sizin tahmin edebileceğiniz anlamda unutulmuş veya farkedilememiş olanlardır. Neyse bende hayatın kıyısında köşesinde duran biri olarak ucundan tutttuğumuz hayatı biraz da olsun bloglarımıza heveslerimizi (bitmez bu cümle) yazalım iyi olur dedim..

Bide ben yokken daha önce yazdıklarıma yapılan yorumlarda işin cabası, halkın beni istedini farkettim :PP ne kadar okunmayacağını bilsemde yorum yapılmayacağını bilsemde galiba yazdıkça kendimi daha iyi hissedicem.. Yazdıkça güzelleşelim arkadaşlar, buda bu yazının sloganı olsun:)

Uzun bir aradan sonra merhaba mahiyetinde bir yazı olsun bu, bu arada yardımcı kahramanım İsmet (ki önceki yazılardan bilirsiniz) emekli oldu, onun yerine ne kadar bşluğu dolduramasada cılızlığı yönüyle sağlam karakter, keskin bakış, cana yakın ve hayır sever kahramanımız feridun ile beraber olacağız.. Bir gün olurda belki ismet in emekliliğinin nedenini açıklarım, şimdilik onu onur başkanımız olarak anıyoruz...
İşte arkadaşlar demeyin benim otokontrolum var gaza gelmem falan diye, beklemediğiniz bir pazar günü kanalın birinde dubaide yaşayan yazarın teki çıkıp sizi gaza getirirmi getirir, hayat bu gazın nereden geleceği belli olmaz :)) Yiğidim feridun'um veya feridonum sende tozunu al şu blogun bi gaza gel, senle daha çok işler yapacaz, hadi bakalım, hadeeeee lillilillillili yaaar:)