Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Çarşamba, Haziran 01, 2005

icatlar, mucitler ve niyaziler

bir sonraki postta okuyacağınız tipbir'in yazısı kafamda türlü türlü çağrışımlar yaptı.

ama en ilginci bir olayın bulunması ve gelişmesiyle ilgili süreç.

efendim, bugün çorba içebiliyorsak, ayakkabılarımızı giyebiliyorsak bunun altında nice verilmiş canlar, nice niyaziler vardır gibi geliyor.

sizi çook gerilere götürücem. ilk insanlar.

mesela bir adada gözlerinizi açtınız. o adadaki ilk insanlardansınız. daha öncesinide hatırlamıyorsunuz. garip duygular sarıyor. sizden bir takım sesler geliyor. bunun bir mide olduğunu, guruldadığını ve bununda yemek yemeniz gerektiği anlamına geldiğini nereden bileceksiniz? kim bilir nice canlar acıkınca yemek yemek gerektiğini anlayana kadar telef oldu.

gözleriniz ağırlaştı, üstünüze bir ağırlık çöktü. ama uzanmanız gerektiğini ve gözlerinizi kapamanız gerektiğini bununda adının uyku olduğunu ne bileceksiniz? düşünsenize mesela uyumayı keşfedememiş tipler, karanlık oldu gözleri ağırlaşmış bunun üstesinden gelmek için türlü türlü şeyler deniyorlar. belkide uykuyu keşfettikten en az 50 yıl sonra gece uyumanın daha iyi olduğunu keşfettiler.

ilk insanlar için herşey deneme yanılmayla. hakkı abi ben şurdan aşağı bırakıcam kendimi bakalım noolucak, huoop. anaa cezmi hareketsiz yatıyo. demekki bu mesafeden aşağı atlamamamız lazım. dostum kazım, şu kıvrılan tıslayan şeyi boynuma asacam. tıssss. aa buda gitti. bu kahverengi yumuşak şeyde ne. bi ağzıma atayım. öyk:)) ya ateşin bulunması vs. abi şurda kımıl kımıl bişey var sarı renkli. gökten bi ışık düştü yere öyle çıktı. aa gidip içine atlayalım bakalım noolcak. cosss..

bunları düşündükten sonra çorbaya bakışım bile değişti. kim bilir ne denemeler ne kayıplar sonunda bugün bir tas sıcak çorba içebiliyoruz;)