Bir monolog: Blog blog dedikleri..
Feci bir ikilemle karşı karşıyayım.
Nasıl bir blog sitesi sorusuna eğlenebileceğimiz cevabını vermiştik. Ama yazılarımıza bakıyorum da her gün bizi ziyaret eden ortalama 60 kişi (alakasız not: ütü yaptım blog oldu da günde 300 kişinin geldiği olmuştu, bülent binbaşı rahmetle anıyorum) evet ne diyordum her gün bizi ziyaret eden bunca kişi bir anda beyinlerimizin arka planında didaktik kaygılar yeşermesine mi neden oldu? Bunu bilmiyorum ama hergün yazma zorunluluğu doğurduğu açık. Çünkü yazmazsak "hit"lerimiz düşüveriyor. (Yazma nedeni olarak ne korkunnçç bir zemin)
Hatırlıyormuyum biz neden yazmalıydık? Gün içerisinde veya bir araya geldiğimizde çok güldüğümüz olayları paylaşalım belki eğlenen olur. Sonra içimizi dökelim, hayata dair aklımızdakileri kaleme alalım. Ama zamanla kalemin mürekkebi kuruyor mu nedir?
Belkide en başta şu soruyu sormalıydık. Madem bizler takip edilme kaygısı yaşayacak kadar hırslı insanlarız (tipbir sözüm sana ne bu kaygııı) bir blogdan insanların beklentisi ne ki biz yazdıkça herkes toplansın?
Güzel vakit geçirmek mi? O halde ipe sapa gelmez ama çok geyik (ki öyle bir damarımız asil kanımızı taşımaktadır) bir site oluştursaydık.
Enteresan linkler bulmak ve siteler keşfetmek mi? Bildirgeç var kardeşim. Hem o tür blogların hepsi bir diğerinden almamış mı linkleri. Türk bloglara baksam kimbilir kaçında coolhunt, boingboing alıntılarıyla doludur.
E, o zaman ütü yaptım geyikleri mi? Belki o değil ama kişisel bazı ürünlerle ilgili tecrübelerin paylaşılması güzel olurdu. epinions.com'un Türkçe versiyonu eksikliğinden mi? Belkide.
Yok yok, blogtan beklenen her an herhangi birşey olabilir. Amaç internet denizi için bilgi üretmek. O halde biz kendi tarzımızla takılmaya devam edelim. Ama takip edilme kaygısı taşımadan. Sakin.. Bak google'da münih diyerek sitemize gelen 8 kişi var son bir haftada. Aferin bize. Ama aynı zamanda kocamı aldattım yazarak ulaşan her hafta en az üç kişi oluyor. Birde ateşli hatun hale diyerek gelmiş ki merakıma mucib oldu. Nasıl bu keywordlerle fişlendik.
Belkide boşuna dert ediyorum. Blogdan beklenti bir ihtiyacı karşılamak. Ama hangi ihtiyacı ne zaman karşılayacağımız kaygısı gütmeden yazmalı. Çünkü ne zaman kimin ne işine yarayacağını bilmiyoruz ama yarayıveriyor. En klişe atasözümüz yahu. Sakla samanı gelir zamanı..
Tamam, pes etmek yok. Devam ediyoruz..
2 Yorumlar:
ben de bir atasözü biliyorum: ''çok fazla kasmayın, rahat olun.''
eskiden her şey bir tozbulutuydu...ve sonra hepimiz yok olacağız. bilmem farkında mısınız?
4:01 ÖÖ
Ölenle ölünmez kardeş... O yüzden ölen ilham perilerinin ardından ağlamak, yanan çaydanlık kadar bile sıkıntı yaratmamalıdır şu kısa, anlamsız hayatlarımızda. DNA'nın kölesi olma yeter. Saygılar :p
10:29 ÖS
Yorum Gönder
<< Ana Sayfa