Münih: Aşık olduğum şehir (Bölüm 1)
İki haftalık iş programım nedeniyle Almanya'daydım.
Yaklaşık 5 şehrini gezme ve toplam 10 şehre uğrama imkanım oldu.
Her biri yemyeşil, tertemiz ve düzenli yapısıyla beni etkilese de aralarında sadece birinden ayrılırken gerçekten üzüldüm, Münih.
Münih havaalanı oldukça yüksek ve geniş. Üç katlı ve ferah. Her yer lufthansa'nın bankolarıyla dolu. Havaalanında eşyalarınızı aldıktan sonra danışma ve birçok mağazanın bulunduğu bir bölüme çıkıyorsunuz. Çıkışta sağda bir dizi bilgisayar göreceksiniz. Bunun hemen yanında havaalanı servisleri var. İlk olarak bu servise uğrayıp buradayım maili atmak için bir chip-kart aldım. 15 dakikası 3 euro gibi birşeydi. Kartvizit cd şeklindeki chipkartı bilgisayar yanındaki kutu üzerine tuttuğunuzda okuyor ve internet açılıyor. En büyük handikap bizdeki Y ve Z tuşlarının almanlarda yerlerinin tam ters olması.
Sıkça Almanya içi görüşmem gerekeceğinden telefonumun roaming'i yerine yerel bir hat almayı tercih ettim. Danışmanın az ilerisindeki telefoncuda sadece pasaportunuzun bir fotokopisini alıp hemen hat veriyorlar. Hat ücreti 25 euro ve içinde 15 euroluk prepaid hakkınız var. T-mobile hattı aldım ve hemen telefonuma taktım.
İlkin en çok kafanızı karıştıracak ama sonrasında çok kolay bulacağınız şey metro için bilet. Taksiyle şehrin güneyindeki hotelime 40 euro tutan yol ücreti metro ile 4.40 euro. Metro sistemleri S-Bahn ve U-bahn olarak ikiye ayrılıyor. U sanıyorum underground ve S ise Street in kısatması (Strasse).
Havaalanında iki şekilde metro alabilirsiniz. Biri internet ücreti ödediğiniz servisten diğeri ise üzerinde ekranı olan ve bir vending makinesine benzeyen otomatlardan. Bilet ücreti kaç kez hat değiştireceğinize bağlı olarak değişiyor. Örneğin 1 hat ücreti 2.20 euro. Siz mesela önce S2 veya S6 ile merkeze oradan ise aktarmayla U5'e binecekseniz iki zone'luk 4.40 bilet almalısınız. Makinede önce zone sayısını tuşluyorsunuz (Ör. 2) sonra bozuk para veya kağıt 5-10 euro atıp bileti alıyorsunuz.
Çok ilginç gelebilir, metro sistemlerinde girişte kontrol yok. Kimse biletiniz var mı yok mu bakmıyor. Ama vagonlarda zaman zaman kontrol yapıldığı ve biletsiz olanlara 40-50 euro ceza kesileceği yazıyor (Kontrol falan görmedim ben iki hafta). Almanlar o kadar dürüst ki treni kaçırma pahasına bilet almaya çalışanları gördüm. Üstelik kontrol olmadığını bile bile.
Neyse, havaalanında biletlerinizi aldınız, çıkışta doğru ilerleyin ve S tabelasından yürüyen merdivenlerle aşağı inin. Şehir planına bakın ve 2 trenden sizin için en uygun rotaya sahip olana atlayın. Her tren hauptbahnhof ve ostbahnhof'tan geçiyor. Her alman şehrinde orta yerde bir hauptbahnhof (ana tren istasyonu) var. Buradan ICE'lerle (sonra anlatacağım) diğer şehirlere geçebiliyor veya tren değiştirip istediğiniz her noktaya ulaşabiliyorsunuz.
Eğer acıktıysanız havaalanındaki bir baeckerei (bildiğiniz pastane) dan nefis şeyler alabilirsiniz. Alman restoranları ve yemeklerini hiç sevemediğimden tercihim karlsplatz'ta (stachus diye de geçiyor) rahatça Türk restoranları bulabilirsiniz. (Durakları her istasyondaki kocaman haritadan çok rahat seçebiliyorsunuz, kaybolmak imkansız münihte)
Havaalanında S2'ye atlayıp Ostbahnhof'ta indim (Yaklaşık 40 dakika). Zaten havaalanından kalkan S'lerin son durağı. (Son istasyonda our service will be terminated diyor. Duyanda treni imha edecekler sanır.)
Oradan U5 ile Siemens'in ve hotelimin bulunduğu Neuperlach durağına ulaşabileceğimi gördüm. U5'i ararken ostbahnhof'ta Türk olduğu ve doğulu olduğu her halinden belli bir dönerci arkadaşa kazara Türkçe U5 yerini sordum. Bana Almanca cevap verdi. Anlamıyorum dedi sonra eliyle o istasyonu işaret etti. (Ama anladığı, Türk olduğu, trip yaptığı her halinden belliydi). Durağa indiğimde ferah, temiz, duvarlarına projeksiyon ile haber bültenlerinin yansıtıldığı ve nefis klasik müzik eserleri çalan bir ortamda buldum kendimi. Aradan iki dakika geçti ki eski model ama bakımlı bir tren önümde durdu. Kapısını önündeki kolu çekerek el ile açıyorsun ama pnömatik, yarı otomatik yani. Gerçi bu trenlerden az kalmış. Hepsini en modernleriyle değiştiriyorlar.
Almanya'da metro sistemini çok kullandığımdan ezberlediğim bir kelime "Bitte zurück bleiben". Herhalde lütfen geride durun gibi birşey. Metroya bindiğimde dikkatimi çeken çok sayıda Türkün de bu şehirde yaşadığı oldu. Yanınızda Türkçe konuşan birsürü insan. Durakta indim, hotele yürüdüm (1-2 dk)
İster şehrin dışında isterse en merkezinde olsun her yerde bisiklet yolları ve ağaçlar her zaman göreceğiniz şeyler. Birde kuş sesleri tabi.
Sabah erkenden kalkıp güzel bir kahvaltı yaptım. Almanyada olup o çeşit çeşit peynirleri tatmamak olmaz. Bizim gibi çay tiriyakiliği yok. Varsa yoksa pekte sevmediğim kahve. Bolcada meyva suyu. Bizimki gibi doğal, normal su tüketiminin çok az olması bir başka garip yanı. Su istediğinizde restoranlarda dahi derhal maden suyu getiriyorlar. İnsanlar bolca meyva suyu, meşrubat tüketiyor. Birde kahvaltılarda bile çokça yoğurt.
Ofise gittim. Güzel bir oda tahsis etmişler, dizüstü bilgisayarımı kurdum. Önce departmanımın global operasyonlar yöneticisi ve yardımcısıyla kısa bir toplantı. İki haftalık programı ve Türkiye operasyonlarını değerlendirdik. İş detaylarını atlayarak devam ediyorum. İş arkadaşlarımla tanıştırdı.
İş arkadaşlarımdan yola çıkarak almanların çok kibar ve titiz oldukçarını söyleyebilirim. Üstelik sizin iradenize çok önem veriyorlar bu yüzden sadece nezaket icabı yapmacık hareketler yerine bazen ilgisizlik gibi görünen tavırlar aslında sizin kararlarınızı ve istediklerinizi yapmanızı sağlamak için.
Akşam küçük bir keşfe çıktım. U5 ile Odeonplatz veya Karlsplatzta inerek şehrin en canlı yerlerine ulaşmanız mümkün. S'ler ile Marianplatz'a da çıkabilirsiniz. Bahsettiğim yerler birbirlerini takip ediyor. Örneğin Karlsplatz'da inerseniz kocaman bir sığ havuz ve fıskiyeler ile karşılaşacaksınız. İnsanlar kenarlarına oturuyor. Karşınızda ise Tor dedikleri kale kapısı ve duvarları var. Kapıların içi yani hisar içi kısmı Münihin en canlı ve tarihi bölümü. Kapıdan içeri devam ettiğinizde çok sayıda kafe, heykeller ve büyük kiliseler ile karşılaşacaksınız. Burası Marianplatz. Pekçok insan yollarda bisikletler ile geziyor. Çocukları için arkada koltukları var. Birçok turist yine bu bölgede. Burayla ilgili anlatacak çok şey var. Agustina mesela. Devam edeceğim..
8 Yorumlar:
sayın tipyedi,
nerede yaşıyor bilmiyorum, yalnız, görürseniz Christiane Paul'e benden selam söyleyiniz ve en içten sevgilerimi iletiniz.
2:24 ÖS
kesin maximillian strasse'de bir kafede oturuyordur. metrekareye düşen cayenne sayısı en yüksek yerdi:)
2:40 ÖS
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
2:40 ÖS
bak şimdi bana afrika anılarımı anlatma isteği doğdu ama anlatmıcam. yok yok anlatmam.. neyse..
ya tipyedi bu kadar detay anlatırsan ben gittiğimde hiç yaşamıcam.. e bunuda biliyom.. a burdada zaten şu vardı gibi tepkiler vericem..
yani senin gibi keyif almam imkansız artık.. herşeyi biliyorum sayılır..
almanya blog serisini merakla takip edicem:))
11:01 ÖS
Yaw yazma nedenim birazda rehberlik kabilinden. Mesela ben stachustaki dönercileri bulana kadar neler çektim biliyomusun. Gittim augustina restoranında kaz yedim tuzlu ekmekleriyle. Ne işkenceydi.
Türk yemekleri gibisi yok.
10:06 ÖÖ
bölüm 2 için upuzun bir yazı yazdım. kaydede bastım internet explorer hata verdi kapattı. gülermisin ağlarmısın.
10:58 ÖÖ
bir sonraki gidisinde italyan, hint, cin lokantalarina ugramani tavsiye ederim. aslinda bavyera mutfagi da o kadar kötü degildir ama sanirim alismakla ilgili.
11:02 ÖÖ
münih ancak bu kadar iyi anlatilir bravo ben o bahsettiginiz münih havaalaninda calisiyor ve yine bahsettiginiz nueperlacda oturuyorum yani siemensin hemen yaninda birdaha geldiginizde königplatz ve dachauyu yani yahudi esir kampini gezmenizi tavsiye ederim
3:45 ÖS
Yorum Gönder
<< Ana Sayfa