Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Pazartesi, Haziran 27, 2005

Bir şehrin ruhu

Modern kent'lerde henüz yakalayamıyor olsam bile her şehrin kendine özgü bir "ruhu" olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Orada yaşayanlar için şehiri bir alışkanlık haline getiren ve ayrıldığınızda üzülmenize bile yol açabilen herhalde şehirin ruhu ve ruhunuzda izlerini bıraktığı yansıması olmalı.

Yaşadığım yerden farklı bir şehiri ziyaret ettiğimde işte o ruhu yakalamaya çalışıyorum. Halbuki dün münihte Frauen kirsche karşısında oturup ortamın tadını çıkarmaya çalışırken birçok yerde karşıma çıkan asyalıların (büyük ihtimalle japon) yeni bir şehri gezmekten anladığının benim bakış açımdan ne kadar farklı olduğunu gördüm.

Üç japon genç, iki kız bir erkek. Ellerinde fotoğraf makineleri, tek yaptıkları makineyi ayarlamaya çalışmak, bol bol fotoğraf çekmek, sonra bir kenarda oturup çektikleri fotoğrafları gösterip gülmek. Gidip bir kitapçıdan o ülkenin fotoğraflarını alıp kendi fotoğraflarını montajlasalar uçak biletlerine harcadıkları para yanlarına kâr kalırdı.

Bir şehri ziyaret ettiğinde en ünlü yerlerini "görmüş olmak" için orada bulunan çok insan olduğunu düşünüyorum.

"Evet şekerim geçen paristeydim, eyfel kulesinin altında.."
"Ay münih olimpik kuleden ne kadar güzel görünüyor ayol"

ve saire..

Görmüş olmak için gitmek isteyenlere kitapları ve fotoğrafları öneriyorum. Şehirler, şehirin ruhunu yakalamak, o insanları anlamaya çalışıp hayata bakış açımızı yani hayatı zenginleştirmek için gezilmeli bence.

Bunu yapmanın en güzel yolu da o şehrin insanlarından biri gibi davranmak, oturmak, kalkmak ve her adımı orada yaşayan insanlar gibi atmaya çalışıp baktığınız her eserde onu yapan kişinin, yaptıran kişinin duygularını anlamaya çalışmakla olur herhalde. Bir daha yeni bir yere gittiğinizde fotoğraf makinesi götürmeyin. Sonrasında hafızanızda canlandırabilmek için içinizde o şehrin izlerini bırakın. Mutluluk verici..

2 Yorumlar:

Blogger ilber dedi ki...

çoğu kez yaptıklarımızın(hobi mesela), veya tercihlerimizin(tişört mesela) kendimiz için mi başkaları için mi olduğunu düşünüyorum.
istediğimiz için mi yoksa anlatmak/göstermek için mi?

12:27 ÖS

 
Blogger tipbir dedi ki...

ilk önce sunu belirmeliyim. dunyaya kemera arkasından bakan tek millet cin ve japonlar:)) nereye gitseniz onları grup halinde görmemeniz mümkün değil:) ben afrikada gördükten sonra bu kanıya vardım:) Bence bu arkadaşlar nüfus patlamasından taşmışlar:)
Şehrin ruhunu yakalamak ve orayı hissetmek olayına tüm kalbimle katılıyorum.. çok keyifli. ama bu illa yeni gittiğimiz bir yer için değil yaşadığımız yer içinde yapılması gerek bir şey. fotograf makinası alınmaması konusunda kesinlikle katılmıyorum.. çünkü zaman herseyi unutturuyor. ama o resimler insanı bir kez daha oralara götürüp aynı duyguları birazda olsa yaşatıyor.. Bence resim çek derim..
İlberin söylediği ise tamamen kendin için mi yaşıyorsun yoksa başkası için mi handikapı zannediyorum.. Ama paylaşmak noktasında bir şeyler yapmak türbine oynamak değildir zannediyorum.. Bence bir pul kolleksiyonu yapıp bunu kimseye göstermemek çok keyifli değil.. Ölçüyü bilmek lazım derim..

7:07 ÖS

 

Yorum Gönder

<< Ana Sayfa