Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Cumartesi, Haziran 18, 2005

Her Hata Adımdır Başarıya

Rus şair Marina Tsvetayeva'nın başarı hakkında yazdığı şiirlerini hepimiz biliriz.. Şöyle der:

Başarıydı elimdeki çiçeği tutmak;
Dikeni kanatsada elimi
Kanatmak başarısızlıktı bazen,
Ama başarısızlık başarıydı şuan..

O zaman akla şu soru geliyor.. Başarısızlık başarıya giden bir yolmu açıyor bazen vea her zaman? Her yerde başarı adına hikayeler görürüz.. Herkeste başarılı olma isteği vardır.. Ama başarılı insanların defalarca başarısız oldukalrını unuturuz bir anda ve her başaramadığımızda güvenimizi kaybederiz.. Hata yapmaktan korkan bir milletiz.. Kim ne derse desin.. Yurt diışında bir çok milleti bir arada görüp onlarla 5 ay yaşamış biri olarak bazı gözlemlerime dayanarak iddia ediyorum bunu..

Hata yapmaya cesaretlendirelim birbirimizi:) Biraz ilginç bir yaklaşım oldu.. Ama emin olun kimse yanlışı bilerek yapmaz.. Yanlışlık tanımı içinde kasıt yoktur.. Ozaman insanlar başarıya giden yolda yanlış yaptıklarında daha az etkilenecekler.. Çünkü bu insanın gereği.. Beşer şaşar..

İyi de ne olacak.. Olacak şey belli.. Bu süreçte bence başarısızlık hikayeleri piyasaya çıkarılmalı.. İnsanlar başarılı hikayeleri okurken bunlara özenir ve yaptığı stratejiyi uygulamaya çalışır.. Ama bir başarısızlık hikayesinde yanlışın nerede yapıldığını görebilir.. Böylece bir stratejiyi uygularken nerede hata yapabileceğini kestirebilir. Belki bu noktada daha soğuk kanlı olabilir..

Ne dersiniz Başarısızlık hikayeleri daha faydalı ve eğlenceli olmaz mı? Sizce kitapçıda gördüğünüz ''edisonun başarısı'' veya ''edison 100. kez başaramadı'' kitaplarından hangisini alıp okursunuz? Sizce hangisi daha ilginç.. Bence piyasaya özellikle başarılı insanların başarısızlık öykülerini anlatan bir kitap çıkmalı.. Çıktıysa biri beni haberdar etsin:) Böylece başarılı ve ulaşılamaz bildiğimiz insanlarında bizim gibi hatalar yapabildiğini görelim ve başarının bizden çokta uzak olmadığını özümseyelim..

Başarıya giden yol başaramamaktan geçer... Ne dersiniz?