Aslında bardak yok
Hiç treni son anda kaçırma psikolojisine kapıldığınız oldu mu?
Tam istasyona ulaşırsınız ki kapılar kapanır.
Ama bu hep ve sadece sizin başınıza gelir.
Ya da çok şanslı olduğunuzu düşündüğünüz anlar olur mu?
Bugün ne kadar şanslıyım.
Her ne kadar kelebek etkisinden bahsedilse de 6 milyar insanın yaşadığı dünya gezegeninde bağırsanız sesinizi duyacak insan sayısı ihmal edilebilecek kadar azdır. Bu yüzden başınıza gelenleri yani oynadığınız senaryoyu interaktif kılan irade de denilen sadece basit bir seçme yeteneğinizdir.
Oyun zaten planlıdır. Oynadığınız karakterin hayatına yön veren etkenler arasında sizin müdahale edebilecekleriniz sınırlıdır. Bu yazdıklarım kafanızda bir ön yargıyı tetikleyerek anti-kişisel gelişim kategorisine sokulmasın lütfen. Devam edelim..
Ailenizi siz seçmediniz, ülkenizi, hatta doğuştan gelen karakterinizi bile.
Halbuki yaptığınız seçimlerde çevrenizin ve yaşadığınız ortamın rolü son derece belirleyici.
O halde hayatınızın basit bir oyundan farkı ne?
Bu anlattıklarım buz dağının görünen yüzüne bakarak yapılmış bir yorum. Çok iyi biliyorsunuz ki sizin farkınız içeride bir yerlerde. Başınıza gelen ve sizden bağımsız olaylar, hatta oynadığınız senaryo bile biraz kafa yorduğunuzda size iki seçenek sunuyor. Hayata güzel bakmak ya da olan bitenlere lanet okumak.
Her insan hayatın en değersiz figürü gibi görünse bile kendi için en değerli. Dünya her insana göre kendi etrafında dönüyor. Bunu egoizm benzetmesi olarak algılamayın. Hayat sizden ibaretmiş gibi gelmiyor mu çoğu zaman. Televizyonda gördüğünüz 800 kişi öldü haberine karşı tepkiniz sadece "vah, vah" tan ibaret ise kabul edin durum öyle. Ölüme empati yapamamanın rolünü ayırıyorum.
Sizin tercih etmediğiniz devasa parametreler yanında içinizde bir yerlerde bir pembe gözlük var. İşte bu gözlük takıldığında olan biten o kadar değişiyor ki. Bu gözlüğü çıkardığınızda ise dünyanın kirli durumuna takılıp kalıyorsunuz. Çünkü size anlatılanlar hep kötü hikayeler.
Halbuki pembe gözlüklerle bakmak inanın kendinizi kandırmak değil.Tüm dünyayı güzelleştirmek için içinizdeki bakış açısını değiştirmelisiniz.Çünkü dünyayı değiştiremezsiniz. Çok küçüksünüz, o ise çok büyük.
Başkalarını değiştiremezsiniz, size kirli hikayeler anlatanlar içlerini dışa vuruyor.
Kendi içinizdeki dünyanın sahibi sizsiniz ve hayat dediğiniz hikaye kendinize sadece anlattıklarınızdan ibaret.
Pembe gözlüklerinizi takın, hayatınız mutlu bir hikaye olsun.
7 Yorumlar:
Pembe gözlüklerin insanlara yakıştığını düşünmüşüm hep. Pembe panteride çok severim. Telefonumun zil sesi biliyosun.
"hello, chief inspector clouseau is talking and you're listening to chief inspector clouseu.."
Yazıyı her zaman olduğu gibi biraz kendime de yazdım..
3:37 ÖS
Bazen kara gözlük takmaktan, sıkılmaktan, üzülmekten de bir haz alıyor insan. Şahsen modern bir "Heidi" olmak istemem. Heidi'nin dağ hayatından birazcık daha zorlayıcı modern yaşam.
Hepimizin dünyanın etrafımızda döndüğünü düşündüğüne katılıyorum. Hatta çok önce "Dünya Benim" başlıklı bir yazı karalamışım.
4:12 ÖS
hayat tüm realiteleriyle yaşanması gerekn bir şey... hiç bir şey yokturki mutlak iyi veya mutlak kötü olsun.. her kötünün bir yanı iyidir emin olun.. bu noktada pembe gözlüğe gerek yok.. sadece iyiyi görebilmek, güzeli farkedilmek önemli bence.. bir duvar yazısı vardı belkide birine ait zannediyorum işi çözmüş bir olsa gerek.. güzel gören güzel düşünür.. bir insan güzel düşünüyorsada hayatı güzel ve keyifli yaşar diye düşünüyorum.. siz ne dersiniz..
7:43 ÖS
bildirgeç'in bildirdiğine göre bloglar aleminin en merak edilen bloggeriymişim. Havamı atıyım:))
9:34 ÖS
ayıp ayıp.. hava atmak falan.. hiç yakışıyormu ? cık cık cık..
10:23 ÖS
O kadarcık olsun canım. Ama bu blog aleminde efendi olmak prim yapmıyor. Tvde olduğu gibi. Neyse biz kendimiz olalım. Yazdıklarımızda kendimize anlattıklarımız zaten.
12:13 ÖÖ
simdi bi laf ederdim ama neyse İstanbul pek bi guzel gorunuyor bugun degil mi guzel bebegim ...
10:07 ÖS
Yorum Gönder
<< Ana Sayfa