Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Pazartesi, Eylül 26, 2005

Küçük prens - Le Petit Prince

Zamanın akışı hızlandıkça kitaba daha az zaman ayırır oldum.
Yetişemiyorum, yetiştiremiyorum üstelik yeni ve daha çok iş üstüme yıkılıyor.

Özel hayatta farksız. Kafa allak bullak sürekli.

Bu tür durumlarda patlamamak için her şey bir yana diyerek çok sevdiğim işlere, diğerlerini aksatmak pahasına zamanımdan bir parça ayırırım.

Warcraft oynamak, seinfeldin bir bölümünü 100.ye seyretmek veya tombi yemek olabilir.
Geçen yine bunalmışken çok özel bir şey yaptım.

Küçük prensle yeniden konuştum.
Anlattıklarını yeniden dinledim..
Biraz olsun kendime geldim.

Bana sakın küçük prensi tanımadığınızı söylemeyin. En azından gazetede okumuşsunuzdur. Hani milli eğitim bakanlığı tavsiye edilen kitaplara koydu da sonra "Türk diktatörü" ifadesi yüzünden bütün dünyanın sevgilisini "yasaklı" ilan ettik.

Küçük prens bir çocuk kitabı olduğu kadar bir genç, orta yaşlı ve yaşlı kitabı. Çünkü yaşanan her olaydan sonra küçük prensi bir kez daha okuduğunuzda farklı bir kapı size açılıyor sanki.

"Lütfen bana bir koyun resmi çizin" diyordu.

"Ne?"

"Bana bir koyun resmi çizin"

Bu dünya güzeli çocuk insanın içindeki tüm güzelliklerin yansıması sanki.
Hayata onun gözünden bakmak her şeyi katlanılabilir hale getiriyor.
En çekilmez görünenleri bile, inanın bana.

(Not: Şurada türkçe çevirisini buldum. Çok uzun değil, kendinize bir iyilik yapın ve hemen şimdi okuyuverin.)

2 Yorumlar:

Blogger tipbir dedi ki...

evet şu koyun hikayesine beraber bakmıştık:)) gerçekten keyifli.. komik çocukça bir mantık ama anlam dolu..

ama şu gerçekki ben sen soylemeden bu prensi tanımıyodum.. belki çok ayıp onu tanımamam ama napiyim.tanımıyom işte..

ama bundan sonra hayatımın geri kalanını ona harcıyarak keder edicem:)

9:34 ÖS

 
Blogger organicman dedi ki...

küçük prens bir gün...
ah bilmez olurmusun benim blogda bi özür var okumanı isterimmm

1:37 ÖS

 

Yorum Gönder

<< Ana Sayfa