Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Salı, Eylül 06, 2005

O Kadar...

Ya ne bu kardeşim.. Menfaat dünyası.. Yeter be.. Güzelce, iyi niyetle, korkusuz, endişesiz rahat rahat yaşayamayacak mıyız şu üç kuruşluk dünyada. Nereye dönüp baksam endişe kimle konuşsam samimiyetsizlik taşıyor.. Nedir insanları bu kadar yapmacık yapan, kimin eseridir bu tebessümden mahrum yüzler.. Kimlerin çocuklarıdır bu içten pazarlıklılar..

Yıllar öncede varmıydı peki.. Yoksa daha mı azdı.. Ozaman gelecekte daha mı çok olacak demek bu? İstemiyorum ben öylesi bir gelecek.. Hep anlatırlar eskiden saygı varmış, aşkı bir başka yaşarmış yaşayanlar, utanmak varmış, sevinç o zaman bir başka sevinçmiş.. Ne değişti o zaman.. Teknolojinin mi kurbanıyız sizce ben inanmıyorum buna..

Peki nedir bizi bu kadar içten içe kemirip bitiren.. Kaygılarla dolu binlerce şüphelerle çevrelenmiş yalan dostluklarla nereye kadar.. Bir şey isterken senden yarın benden birşey ister düşünceside hangi mantığın ön gördüğü bir ahlak biçimi.. Nerde kaldı karşılıksız yardım.. Benim bildiğim yardımın tanımında karşılık beklemek yoktur.. Tanımları değişir oldu güzelliğe ait şeylerin..

Parlamaz oldu gözlerinin içi insanların.. Pisliğe batmamış insanlar kalmaz oldu bu küçük dünyada.. Onlarında temizliğine kimse inanmıyor.. Bu mudur insan oğlunun gelişmişliği.. nice yapay şartlarda samimiyet kıymetli bir taş olmuş.. taş diye insanlar kafa kırmak için atar olmuşlar birbirlerine. Nedir ters giden.. Nedir benim ninelerimi bu kadar üzen.. İçimizden neyi aldılar.. Sisteme ne zaman virüs girdi.. bu safllık neden yitirildi.. Kimse neden dur demedi.. Yokmu temiz dünyamızı denetleyen duygularımız..

Hayallerimizde fakirleşti.. Bataklıkta gül düşünür olduk.. rüyalarımıza kadar girdi o pis kokulu bataklıklar.. kabuslarımız arttı.. yürüyemez olduk tek başımıza.. seyredemez olduk doğayı doyasıya.. ana caddelerde unutulmuş ağaçlar kuruyor gözlerimiz önünde.. Nice ölenlere vah tan öte tepki veremez katranlaşmış kalp yığınlarına dönüştük.. Peki neden? Mutlaka geçerli bir nedeni olmalı.. yoksa bir ömür ziyan oluyor..

kendimi bir kaldırım taşının kenarından çıkıp yaşamaya çalışan bir ot gibi görüyorum ama tek derdim var birisinin sevgisini anlatmak için sevdiğine götüreceği bir çiçek açabilmek... o kadar...

5 Yorumlar:

Anonymous Adsız dedi ki...

Eminim suçlu sen değilsin. Ama bir başkasının da suçu yok bu şikayetlere sebebiyet veren tecrübelerde... Sen de herkes gibi algıladığın kadarını yaşarken, neden kendi algıladıklarından fazlasını bekliyorsun ki insanlardan ? Neden kendine yönelmiyor, kendinle ilgilenmiyorsun ? Bencil olmaktan mı korkuyorsun yoksa ? hayır. Sadece üretmenin ne olduğunu tam bilmiyorsun sanırım. Kendini bile tüketilen bir ot gibi görürken, insanlardan nasıl daha fazlasını bekliyorsun ? Umarım beni anlıyorsun. Bence anlıyorsun ve bana kızmanı istemediğimi de seziyorsun. Emin ol içinden ne geliyorsa öyle yazıyorum. Ne de olsa bunlar da benim tecrübelerim.

11:00 ÖS

 
Blogger tipyedi dedi ki...

Sorun bireyselliğin bu kadar parlatılmasında. Eski insanlar kendileri kadar başkaları için de yaşadıklarından şimdiki durumu algılayamıyorlar.

Erdemler umursanmıyor. Hırslar ön planda. Mutluluk getiriyor mu? Tam tersi. Eskiler mutlu olmanın yolunu biliyormuş. Şimdikiler aman bana bişey olmasın telaşında.

Halbuki hayat dediğin bir nefeslik hikaye. Yazık..

Yine de benim inancım iyi insanların, iyi insanlarla karşılaşıp mutlu sonlu hikayelerin yazarları olacakları. İyilik yap denize at.

11:11 ÖÖ

 
Blogger zynp dedi ki...

beni simdi anlıyorsundur herhalde ...

12:53 ÖS

 
Blogger tipbir dedi ki...

biliyorum ki böylesi bir tabloyu değiştirmek benim yapabileceğim bir şey değil.. öyle olsaydı bir an tembelliği insanlara yapılmış haksızlık ahtederdim.

demedideme; aslında senin dediklerine katılıyorum bir yönüyle.. ben hayatı kendi penceremden görüyorum.. belki bu yazıda kendi eksiklerimden kaynaklı cümleler döküldü.. belki güzellikleri görememe kusurumun bir ispatıdır.. bu noktada kendini çok iyi tanıyan bir insanım.. kendine dönmek dediğin tabiri belki en bilinçli yapmaya çalışanlardanımdır.. Ama bu ne bataklığı nede sivrisinekleri hoş gösteriyor.. Ben buna hayatın bir yönü diyorum.. Belkide utanılacak yönü.. sana kızmıyorum, ama insanlardan fazlasını da beklemiyorum.. İnsan olma adına yapması gerekneleri yapalım veya sadece yapılmaması gerekenleri yapmayalım yeter.. kendimi bir ot olarak ifade etmem tüketilme adına değil, hayat kocaman karşında dururken sen ona bütünüyle etki etme adına bir ottan farkın yok.. Kaldıki ben bir ot olsam dahi çiçek verme derdinde olurdum diyorum sadece.

azeycim ben seni zaten anlıyorum..

9:42 ÖS

 
Blogger sersemtavuk dedi ki...

teşhis: artık insanlar birbirlerine özen göstermiyor. sıfır özen.
tedavi: meşe odunu ya da kendimiz gibi olanları bulmak. şans. kader. alınyazısı. bermuda şeytan üçgeni.

10:55 ÖÖ

 

Yorum Gönder

<< Ana Sayfa