Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Perşembe, Kasım 10, 2005

Bize Ait...


Yonetmek... İnsanın elinin uzandığı erişebildiği mudahale edebildiği herşeye karşı beslediği bir duygu.. Böylesi bir tanımın tepki alacağını eleştrileceğini biliyorum..

Bu duyguyu bazen otamatiğe bağlayarak bazende bilinçli olarak harekete geçiriyoruz.. Ama bunu yapmak bize keyif veriyor.. Kendimize guvenimiz artiriyor.. İşte sorumuz geldi. Peki gerçekten doğru yönetiyormuyuz.. Bu işi becerebiliyormuyuz.. ?

Yönetmek diyince hepimizin aklına iş yerleri geliyor.. Gelmeyenlerde lutfen getirsin.. onuda mı ben yapıyım.. Belkide yonetmek fiilinin etkileyen ve etkilenen olarak en ciddi hissettiğimiz yerlerdir.. İş yerlerinde stresin temelini bozuk yonetim sonuçlarının doğurduğuna inanıyorum.. Sonuçta bir makinayı yonetmek ki o insanlara oparatör denir cok daha kolay.. en azından kullanma klavuzu var.. Ama işin içine insan faktörü girdiginde.. stres geliyor. Bir üstünlük sağlama yarışı.. Sonuç; kişiselleşen meselelerden yarım kalmış işler..

Hepimiz biliriz bu işin kitaplarının olduğunu.. Meraklılarımız dahi vardır.. Evet bende ilgi duymuyor değilim.. Ama olayı her zaman kendi mekanı ve şartlarında değerlendirmek gerekir.. Profesyonel yoneticilik duygusuzluğu esas alırken bizim milletimizde onu söküp atmak imkansızdır.. Ve yine bize ait bazı karakter veya anlayışlardan kaynaklı özerk sorunlar ve gerçekler karşımıza çıkar.. Eee demeyin.. ee si şu; hal böyle olunca bu amerika, japon ve avrupa kaynaklı saheser eserler bize işlemiyor.. Sonuç hayal kırıklı..

Olayı bu açıdan değerlendirdiğinizde başarısız yönetim gözlemliyorsunuz.. Peki sorun tesbit edildide çözüm için önerin nedir diye sormazlar mı adama.. Sorarlar tabiki.. Çözüm için çokta süpriz aman aman bişey söylemiyecem.. Belkide herkesin tahmin ettiği şeyi..

Bence işin temelinde iyi niyet olmalı.. İnsan insan olma noktasında bazı degerlerden yoksun olursa, her zaman problem çıkacaktır.. Dikkat edin tüm dış kaynaklar ideal yöneticiliği tarif ederken insani değerlere temelde bize ait güzel özelliklere yöneliyorlar.. Hangileri demeyin hani şu bizim unuttuğumuz tevazu, guler yuz, iltifat eden, paylaşan.. daha sayıyım mı.. Gerek yok siz onları biliyorsunuz ve hatırladınız..

Boşuna demiyorlar aradığın kuvvet damarlarında mevcuttur diye.. Hadi o zaman tozlanan cevheri size yakışır bir şekilde ortaya çıkarın ve bu işi nasıl yapabileceğinizi gösterin..

Çok gaz bir yazı oldu ya:) İsmet bile heyecanlandı.. Hani şu uyumaktan adı kutup ayusuna, tembelliğinden adı beleşçiye, insanları kullanma arzusundan dolayıda adı piskopata çıkan İsmet bile.. Ah be ismetcim kim derdi ismet adam olacak.. İnsan sana bakınca evrimin olma ihtimali artıyor:)) Hadi bakalım kolay gelsin...

3 Yorumlar:

Anonymous Adsız dedi ki...

Yöneticiden bekleneni, çalışanda da görmek mükemmellik mi olurdu acaba?
Benim favori yöneticim Richard Bronson.Eğer beni tanısa en mükemmel çalışan ödülü verirdi:))

4:41 ÖS

 
Anonymous Adsız dedi ki...

pazar-lamaca.blogspot.com'a bi bal istersen. Bir de ben Cape Town'a gitmek istiyorum yaaa..

4:11 ÖS

 
Blogger tipbir dedi ki...

aslinda yoneticiden bekleneni calisandan bekleyemeyiz ama genel bakis acisini iyi belirlemek lazim. bizim calisandan da yoneticedidende bekledigimiz insani degerler.. hal boyle oluncaki biraz pembe gozluk oldu zannediyorum mukemmele yakin olur :)

8:05 ÖS

 

Yorum Gönder

<< Ana Sayfa