Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Cuma, Ekim 27, 2006

Tavşanlar ekskülüsif: Miki - Miyav ekleri

Efendim, gün geçmiyor ki tipbir ile bir araya gelelim de Türkçemizin gizli dehlizlerine dalıp bir abisel (abby) özelliğini daha gün yüzüne çıkarmayalım.

Geçen aramızda geçen bir diyalogtan şöyle ara kesit alıp dikkatinize sunuyorum.

tipbir: Öyle birşey olsa gelir miki?
tipyedi: Gelmez miyav.

Miki ve miyav eklerini sizlere ilk takdim eden blog olmaktan gurur duyuyoruz. Umarız Türkçe hocalarımızın bize öğretmediği bu kıymetli ekler farkedilir ve gencecik zihinler cümle içinde kullanmaya zorlanır. Böylece alışır ve yaygınlaştırırız.

Aziz okurumuz, bu ekler nereden çıktı şimdi diyeceksiniz. Demeyiniz. Önemli olan çıkmış olmaları. Hem bu ekler ses açısından son derece enteresan özellikler taşıyor. Miki-miyav tamlamaları söz sanatlarına bir bardak zeytinyağı kıvamında sağlık ve neş'e kazandırıyor. Değil miyav? Öyle miki? Gördüğünüz gibi tersine de kullanabiliyoruz bu eklerimizi. Sırası önemli değil. Önemli olan bu estetik ve ince mizah içeren eklerin tınısı. Evet tınısı.

Daha kim bilir ne gizli hazineler o batık korsan gemisinde bizleri bekliyor. Tipbir bu hafta yolculuk yapacak olmasan dilimiz adına ne keşiflere imza atacaktık. Hey gidi hey.

Salı, Ekim 24, 2006

Tatlıların Hasıyım Ev Bakalavasıyım..



''Tatlı yiyelim tatlı konuşalım.'' sözü hiçbirimize yabancı değildir. Ve bu söze yabancılaşmayalım derim. Aslında tatlı konuşmanın tatlı yemekle veya yediğimiz gıdalardaki şeker oranı ile ne kadar alakadardır bunu sorgulamak lazım.

Neye dayanarak nasıl bir ispat yontemi ile kabul edilip topluma enjekte ediliyor boyle bir bakış acısı. Goruyorsunuz ki sizlerin karşısına belki ilk kez ama ciddi bir dosya konusu ile çıkıyorum.

Bir çok oyunların oynandığı ülkemizde ki bu oyunlar yöreye göre çeşitlilik gösterir ki bunun aslında konuyla bir alakası yok. Ama yok dediysek hiç yok değil. en azından hiç yoktan iyidir. :)

Bayram zamanlarının vazgeçilmesi olan baklava kulturumuzun unlu tatlıları arasındadır. Yani tatlı tanımından anlaşılabilecek ilk tatlıdır kendisi. Şimdi ben bu olaya öyle alalade yaklaşmayacağım, bilimsel bir yaklaşım sizleride ikna için cok daha dogru olacaktır. Şimdi mesela baklava nerede ünlü, antep, ee antepin baska nesi ünlü acı biber..... Bu hiç dikkatinizi çektimi, çekmedi mi?Peki doguda insanlar acıyı cok sever o zaman sohbetleri insanı aglatıyormu? sen hiç agladın mı?

Şimdi olayın cercevesini cizdik, sizde olayı daha dogru bi açıdan goruyorsunuz. şimdi voleyi çakıyorum. Bu bakalavayı veya bilumum tatlıyı gundeme sokmak için uydurulmuş bir laf olmasın, veya bırakın olsun. yok ben tatlı yedim üzülemem, aglatamam, sapan sacması seyler bunlar.. mesela ben acı yedim aglıcak varsa gelsin yanıma diye bisey duydunuz mu? Ağlamak için urfaya giden kaç kişi var tanıdığınız?

Demekki yok boyle birsey, ole oranızdan buranızdan laf uydurmayın. bu milletin sanayisi gelişmeli dimi. hem mesela bizde araba uretelim. işte meseleye bilinçli yaklaşmak lazım, öyle ben tatlı yedim mecburum tatlı konuşmaya gibi bisey gevur adetidir. boyle oyunlar oynanıyor ama ne kazanan belli nede oyunun kuralları. Bakın ben calıştım cabaladım size bu konuyu getirdim bilin diye.. sizde duyarlı olun Allah askına. İsmetcim yeme baklavayı, ne yaptıgın belli değil, git biber ye bide kereviz tohumu ye. bişeyler soyle ya. ya yesek miki guzelde duruyor ama. ziyan mı olsun. ver bakıyım bitane.. hem bitaneden bişey olmaz mıydı neydi varmıydı öyle bişey..

Perşembe, Ekim 12, 2006

Dillerde Name Adın...

Şarkılar seni söyler, dillerde name adın
Aşk gibi sevda gibi huysuz ve tatlı kadın,
Huysuz ve tatlı kadın;

Ne zaman eskiyor sevgiler
Ödenen bedellerin acısı geçince mi

Yagmur yağıyor, mutfak camındayım
Nasıl üşüdüğümü bilemezsin,
Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne
Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama
Şimdi telefon açsam sana
Sesini duymakta yetmiyorki
hep aynı cümleler babamlar nasıl ilacını aldın mı

Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde
Biyerlere sıgdıramıyorum kalbimi
Bazen dalıp giderdim mutfakta yemek yaparken
Tahta kasıkla tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba
Özlemek çok fena anne, anlamak seni daha da fena

Omuzlarım ağrıyorak uyanıyorum sabahları
Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var
Gittikçe sana mı benziyorum ben
Yada ''annenin kaderi kıza'' dedikleri doğru mu
Baban eskitir herşeyi kızım demiştin bikez
Anlamamısım meğer, eskiyormuş anneciğim
Omzunu ovucak kalmıyormuş meğer aynı evin içinde
Şimdi duysan bunları ne üzülürsün mutsuz mu kızım diye
Çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle
Mutsuz değilim değilimde anne
Yagmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum
Evimi topluyor, toz alıyor, patlıcan kızartıyor
Televizyon seyrediyor, akşam çalan kapıyı açıyor
Açtığımı gören olmuyor
Pişirdiğim yeniyorda,
Güzel olmuş denmiyor

Çay demleniyor demleniyor demleniyor
Kederim, mutfagımın her yerine yerleşiyor
Ah nasıl eskiyor herşey anne, nasıl eskiyor
Eskilerimide atmaya kıyamıyorum,
Seni cok özlüyorum
Bana yasakladığın bahçeler sanada mı uzaktı hep
Gidemeyişine ağladın mı söyle

Nezaman eskiyor sevgiler
Ödenen bedellerin acısı geçince mi
İşte öyle, kalbimde bir acı şarkılar seni söyler