Üç silahşörden hayata dair leziz, hafif gözlemeler.

Pazar, Kasım 27, 2005

Ben Bir Balığım..


İndikce suyun dibine bulandıgını gördüm.. Gerci biliyordum..Derinlerde cok gezip o pisliği kaldırmamalı ve suyu tamamen bulandırmamalıydım.. Hayat bazen sizi dibe batırırken buna cok engel olamayabiliyorsunuz.

Bir tortu gibi dibe çökmüş o kadar çok kalıntı ve unutulmuş hatıra vardıki.. Ve ellenmemmiş bir sürü problem.. Ben gözümü suyun altında açmaya alışkın değilim.. Korkarım açmaktan. Hayır göreceklerimden değil bilemediğim bir çekincedir içimdeki.. Bazen hissediyorum dipte olanları.

Herkes aynıdır diye teselli buluyorum.. Hatırlamamak veya unutmaya çalışmak suyu tertemiz yapar mı? Zanetmiyorum. Ama dışarı temiz gösterir heralde. İyide kime fayda.. Kaldıki ben biliyorum her suyun dibinde tortu var..

Yaşamayı bilmeli öğrenmeli en klasik yaklaşım heralde diye düşünürken başka çarenin olmadığını hissediyorum.. içmden konuşmayı bitiriyor ve tum dikkatimi suyun içindeki güzel şeylere yöneltiyorum..

Evet bir balığım belki ve hrkes tarafından hafızamın zayıflığıyla bilinsemde iş oyle degil aslında.. Her seyi biliyor susuyor ve içimde saklıyorum..

Pazartesi, Kasım 21, 2005

Mihriban...

Hani saclari sariydi.. Hani deli gonlüne baglamıştı ya düğüm düğüm.. Hani çözülebileceğini bile bile çözülmüyor diye sesleniyordu ya..

Hatırlarsınız onun adı soylendiğinde kalemi elinden düşüyordu, gözleri hiçbirşeyi görmüyor aklı şaşıyordu, hani diyordu ya tabiplerde ilaç yoktur yarama diye, merhem senden başkası olamaz diye..

Bizde düşünüyorduk böylesi aşk varmı ki diye.. Olsada dunya ayıramaz diye.. Yine bu şiirin sahibinden öykünün devamı olsa gerek...

UNUTURSUN

Unutmak kolay mı? deme
Unutursun Mihriban'ım
Oğlun kızın olsun hele
Unutursun Mihriban'ım

Zaman erir kelep kelep
Meyva dalında kalmaz hep
Unutturur bir çok sebep
Unutursun Mihriban'ım

Yıllar sineye yaslanır
Hatıraların paslanır
Bu deli gönlün uslanır
Unutursun Mihriban'ım

Süt emerdin gündüz gece
Unuttun ya büyüyünce
Ha işte tıpkı öylece
Unutursun Mihriban'ım

Gün geçer azalır sevgi
Değişir her şeyin rengi
Bugün değil yarın belki
Unutursun Mihriban'ım

Düzen böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban'ım


Hani diyordu ya aşka hudut çizilmiyor diye, nerede hudut, mihriban nerede, nerede tabip, aşk nerede?

Cumartesi, Kasım 19, 2005

O Bir Cemal Safi...


Onu seneler önce bir televizyon programında gordum.. Yaşlıydı ama çok saygılıydı.. O zamana kadar kendisini tanımıyordum. Derler ya hani boşa geçmiş bir ömür, sanki öyle birşeydi bendeki.. Duruşunun her karesinde saygı har saniyesinde samimiyeti gördüm.. Evet o Cemal Safi idi.. Aslında bir çok eserinden onu tanıyorsunuz.. Hani eserleriyle tanınmak vardır ya işte aynen oyle .. Ve geçenlerde Cemal Safi krizim tuttu:) Sizinle paylaşayım istedim.. Gerçi onun paylaşılacak çok güzel eserleri var ama.. işte onlardan bir tanesi huzurlarınızda;

Tek Hece
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim...

Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü
Yangınımı söndürmedi kar benim...

Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim taç ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim...

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim'i,
Her oyunu bozan gizli zor benim...

Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı için kül eyledim Kerem'i.
İbrahim'in atıldığı kor benim...

Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di.
Hat'rım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...

İlahimle Mevlana'yı döndürdüm.
Yunus'umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla'danım, hayır benim, şer benim...

Benim için yaratıldı Muhammet!
Benim için yağdırıldı o rahmet!
Evliyanın sözündeki muhabbet,
Enbiyanın yüzündeki nur benim...

Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim...

Yüreğine sağlık, hissiyatına sağlık, kalemine sağlık nedenirki başka:) Dimi İsmetcim bak sen hala kalas gibi otur kışın bir fakirhaneyi bile ısıtma derdinde olma emi.. Aman kıpırdama bi işe yararsın Allah korusun:P

Perşembe, Kasım 10, 2005

Bize Ait...


Yonetmek... İnsanın elinin uzandığı erişebildiği mudahale edebildiği herşeye karşı beslediği bir duygu.. Böylesi bir tanımın tepki alacağını eleştrileceğini biliyorum..

Bu duyguyu bazen otamatiğe bağlayarak bazende bilinçli olarak harekete geçiriyoruz.. Ama bunu yapmak bize keyif veriyor.. Kendimize guvenimiz artiriyor.. İşte sorumuz geldi. Peki gerçekten doğru yönetiyormuyuz.. Bu işi becerebiliyormuyuz.. ?

Yönetmek diyince hepimizin aklına iş yerleri geliyor.. Gelmeyenlerde lutfen getirsin.. onuda mı ben yapıyım.. Belkide yonetmek fiilinin etkileyen ve etkilenen olarak en ciddi hissettiğimiz yerlerdir.. İş yerlerinde stresin temelini bozuk yonetim sonuçlarının doğurduğuna inanıyorum.. Sonuçta bir makinayı yonetmek ki o insanlara oparatör denir cok daha kolay.. en azından kullanma klavuzu var.. Ama işin içine insan faktörü girdiginde.. stres geliyor. Bir üstünlük sağlama yarışı.. Sonuç; kişiselleşen meselelerden yarım kalmış işler..

Hepimiz biliriz bu işin kitaplarının olduğunu.. Meraklılarımız dahi vardır.. Evet bende ilgi duymuyor değilim.. Ama olayı her zaman kendi mekanı ve şartlarında değerlendirmek gerekir.. Profesyonel yoneticilik duygusuzluğu esas alırken bizim milletimizde onu söküp atmak imkansızdır.. Ve yine bize ait bazı karakter veya anlayışlardan kaynaklı özerk sorunlar ve gerçekler karşımıza çıkar.. Eee demeyin.. ee si şu; hal böyle olunca bu amerika, japon ve avrupa kaynaklı saheser eserler bize işlemiyor.. Sonuç hayal kırıklı..

Olayı bu açıdan değerlendirdiğinizde başarısız yönetim gözlemliyorsunuz.. Peki sorun tesbit edildide çözüm için önerin nedir diye sormazlar mı adama.. Sorarlar tabiki.. Çözüm için çokta süpriz aman aman bişey söylemiyecem.. Belkide herkesin tahmin ettiği şeyi..

Bence işin temelinde iyi niyet olmalı.. İnsan insan olma noktasında bazı degerlerden yoksun olursa, her zaman problem çıkacaktır.. Dikkat edin tüm dış kaynaklar ideal yöneticiliği tarif ederken insani değerlere temelde bize ait güzel özelliklere yöneliyorlar.. Hangileri demeyin hani şu bizim unuttuğumuz tevazu, guler yuz, iltifat eden, paylaşan.. daha sayıyım mı.. Gerek yok siz onları biliyorsunuz ve hatırladınız..

Boşuna demiyorlar aradığın kuvvet damarlarında mevcuttur diye.. Hadi o zaman tozlanan cevheri size yakışır bir şekilde ortaya çıkarın ve bu işi nasıl yapabileceğinizi gösterin..

Çok gaz bir yazı oldu ya:) İsmet bile heyecanlandı.. Hani şu uyumaktan adı kutup ayusuna, tembelliğinden adı beleşçiye, insanları kullanma arzusundan dolayıda adı piskopata çıkan İsmet bile.. Ah be ismetcim kim derdi ismet adam olacak.. İnsan sana bakınca evrimin olma ihtimali artıyor:)) Hadi bakalım kolay gelsin...

Cumartesi, Kasım 05, 2005

Bayramsa...

Sevinçtir bayramlar, sevgidir, saygıdır..

Her şeye rağmen tebessüm edebilmektir, her kelimesinde umut verebilmektir bayramlar.. Bir el opmesi, sevginin saygıyla karşılandığı zamanlardır bayramlar..

Bir şeker kadar tatlı muhabbetlerin yapıldığı, samimiyetin insanların isteyerek karşılıksız birbirlerine ikram ettiği gunlerdir bayramlar.. Şefkattir, merhamettir, Herşeye karşı iyi olmaktır..

Bağışlamaktır, buyukluktur, ofkeye sessiz kalmaktır bayramlar.. Sevindirmektir ve bu sevinçlerle sevinmektir bayramlar.. Hatırlamak ve iyilikle anmaktır, kotuluklerin kırgınlıkların unutulduğu sihirli zamanlardır..

Bir iç temizliği ve kalbin samimiyetle yuzde tebessum olarak gozukmesidir bayramlar..

Yardım etmektir, el uzatmaktır ve yanında olmaktır bayramlar.. Guven tazelemektir, dostluğun bir kez daha garanti suresini uzatmaktır.. Sevgilere sevgi katmak muhabbeti bir kez daha arttırtma fırsatıdır bayramlar..

Gözlerle sevginin ve saygının ifade edildiği hurmetin varlığının hissedildiği.. Şıklığın temizliğin doruklarda olduğu hoş görünün gönüllerde çoştuğu zamanlardır bayramlar..

Herşeye rağmen ümitlerin alevlendiği güzellikler adına insanın cesaretlendiği anlardır bayramlar..

Dünyada olan bir bir hadisenin, insanlık adına utanç verici manzaraların yanında bugunler bayramsa.. Bayramınız mubarek olsun.. Kalpleriniz sevgiyle dolsun.. İyi dileklerin gunudur bu anlar, hepinize iyi bayramlar...

Çarşamba, Kasım 02, 2005

Hayatınız Değişecek!

Citroen... Evet hapimiz bir araba markası olarak biliriz kendilerini.. Tabiki bu imajının dışında kendisine kazandırılan bir anlam daha vardırki şimdilik onu burda soylemiyorum.. Yani bazı kotu kelimeleri anımsatması yonuyle farklı kullanımları söz konusu.. Ama biz bunları bir kenara bırakacaz. Bizim konumuz son zamanlardaki yeni yuzu..

Nedir o yeni yuz? Tabiki hayatı değiştirme anlayışının işlendiği ve hayran kaldığım reklamından bahsediyorum.. Bir reklam olarak düşünceye hayran kalmadım desem yalan olur.. Kaldım desende doğru.. O zaman ben eğri oturup doğru konuşayım:P İnsanlar zaten içlerinde olan yaşam standartlarını iyileştirme isteğini bu kadar güzel işlenmesi insana fazlasıyla keyif veriyor.. Ama bu keyif almayanlar insan değil anlamına gelmez bilesiniz:)

Citroenle hayat daha yaşanır daha güzel ve daha keyifli yaşanmasını özelliklede reklamdaki hayatı değiştirme olayını çok guzel yansıtmışlar.. Tek vuruş ve yep yeni bir dunya:) Keşke hayatı değiştirmek bu kadar kolay olsa.. Manyak gibi vururdum iğrenç şeylerin tepesine.. Her seferinde bir citroende hiç fena olmaz..

Tabiki her guzelin birde kotu yanı vardır.. Bunu sinekten yağ çıkarıyorum olarak değerlendirmeyin.. Gülün bile dikeni varken bunada kusursuz diyemeyiz heralde.. Gerçi diken gulde kusur değildir ama teşbihte hata olmaz derler, iyide ederler.:) İşte o minik eleştirimde şu.. Hatırlarsanız evin onunde evli çift arabanın başında ve bir vuruşla arabalarını değiştiriyorlar, kısaca hayatlarını değiştiriyorlar.. İşte orda farkettiyseniz eski arabaya damat kayınvelideyi bindiriyor veeee bi vuruyor kaynanasız bir citroen:)) Noooldu şimdi? Nerde kayınvalide? Nereye gitti kadın, ayıp yazık değil mi:) Keşke başka bi tarafa vursaydıda kadını hayattayken pasifize etseydi dimi ama.. :P Neyse buna rağmen keyifli bir reklam..:)

Yapandan, izleyenden, getirenden, götürenden, emeği geçen herkesten ve bizim ismetten Allah razı olsun.. Şayet bu reklamda bizi kandırmıyorlarsa Citroenin bu modeli çok tutar ben size soyliyim:)